The Social Network (Sosyal Ağ) Filmi Hakkında Görüşler, Konusu Ve Film Eleştirisi

03:44 | 0 yorum

Çok önceden çıkan bir film olmasına rağmen nedense benim çok çok sonraları haberim olan bir filmdir. Kurgu, macera, aksiyon vs. bir tarafa daha çok bilgisayar, bilişim alanındaki filmlerin ilgimi çekmesi sebebiyle öğrenir öğrenmez izlediğim bu filmde, günümüzün en popüler sosyal paylaşım sitesi Facebook'tan bahsediliyor.

The Social Network, yani türkçesi Sosyal Ağ olan bu filmde aslında Facebook'un sahibi Mark Zuckerberg'in 2003 yılından Harvard Üniversitesi'nde okuduğu sıralarda Facebook'u kurmasına sebep olan başlıca etmenlerden bahsediliyor. Daha sonrasında ise Facebook'u neden ve nasıl kurduğundan ve sonrasında gelişen bir takım olaylardan bahsedilen bir film.

Filmdeki başlıca oyuncular  Justin Timberlake Andrew Garfield Jesse EisenbergMalese Jow ve Brenda Song. Filmde Mark Zuckerberg'i canlandıran kişi ise Jesse Eisenberg. Mark Zuckerberg'in Facebook'u birlikte kurduğu arkadaşı Eduardo Saverin'i ise Andrew Garfield canlandırıyor. Justin Timberlake ise filmde Facebook'un kurumsallaşıp büyümesine yardımcı olan biri olarak rol almış.


Genel olarak filmi değerlendirecek olursam bilişim, bilgisayar, sosyal medya alanına ilgisi olanların beğeneceği türden bir dizi. Onun dışında filmde aksiyon, macera, korku, gerilim vs. yok. Çünkü daha çok belgesel tadında çekilmiş bir dizi. Tam olarak belgesel değil. Normal bir film gibi fakat tür olarak belgesel niteleğinde olabilecek bir film.

Filmden öğrendiğim şey ise insanın bir şeyleri başarabilmesi için biraz şansa ihtiyacı olduğu ve biraz da yaratıcılığını ve fırsatçılığını konuşturması gerekiyor. Onun dışında insanların ihtiyaçlarına karşılık verilebildiği sürece kişi o işte başarılı olabiliyor. Fırsatçılık ve şans bir yana, üretken olmak da önemli. Çünkü fikirler bir yerden sonra sınırlı kalır ve sonrasında insan faliyete geçmesi gerek. Bunun içinde çalışkanlık ve bilgi gerekiyor. Filmden gördüğüm kadarıyla ise Mark Zuckerberg'de ise bunların hepsi var.


Zira başkasından almış olduğu "Sosyal Ağ" fikrini kendisi, kendi lehine bir fırsata çeviriyor. Basit bir fikri daha geniş bir açıyla değerlendirip daha iyi şeyler yapılabileceğini düşünerekten Facebook'u kurmaya karar veriyor. Bu aşamadan sonra çalışkanlık devreye giriyor. Çünkü, fikri veren adamlarda bu fikri hayata geçirecek bir bilgi birikimi yoktu. Bunun sonucunda ise Facebook gibi büyük bir platforma sahip olma şansını da tembellikleri yüzünden kaybettiklerini düşünüyorum. Dediğim gibi üretken fikir bir yere kadar. Başarı için çalışmak kaçınılmazdır.

Fikir + Yaratıcılık + Çalışkanlık bir araya geldiği zaman başarılı olanabilir. Filmden çıkarılabilecek en iyi sonuç budur bence.

Filmde de Mark Zuckerberg, Sosyal Ağ fikrini aldığı kişilerle davalık olduğu süre içerisinde kullandığı şu laf her şeyi açıklıyor zaten : "Bu tamamen benim projem çünkü biliyorum ki onların hiçbirinde bu projeyi hayata geçirebilecek bir kapasite yok." Tam olarak cümleyi hatırlayamasam da aşağı yukarı bu tarzda bir cümleydi.

Bilişim yönüne ilgisi olan biri olarak ben filmden etkilendim ve kendime ait bazı dersler çıkardım. Siz ne derece etkilenirsiniz bilemiyorum ama eğer Facebook'un kuruluş hikayesini merak ediyorsanız, mutlaka izlemeniz gereken bir film olduğunu söylemem yanlış olmaz.

Kategori: ,

0 yorum